Üsküdar Çinili Cami Haziresindeki Mezar Taşları
Hafta sonumu Üsküdar’da geçirmek gibi güzel bir gezinticik yaptım, gezinticik diyorum çünkü hava soğuktu ve fazla vakit harcamak istemedim. Uzun zamandır planladığım Üsküdar Çinili Camii’ne gitmeyi bu sefer başardım.
Önceleri Alay Onay arkadaşım bu cami’nin çevresinde oturuyordu ve kendisine misafirliğe gittiğimde, evinin manzarasının Afganlar Tekkesine ve Çinili camii’ne bakması beni hayli kıskandırmıştı. Şimdi kendisi İngiltere de olan Alay Onay beyi hem yad ettim, hem de camiyi gönlümce ziyaret ettim.
Afganlar Tekkesi Üsküdar’ın önemli tekkelerindendir, yanlış hatırlamıyorsam 2016 yılında restore edilmiş ve açılmıştı. Kaynaklarda “Afganî Kalenderhânesi” adıyla da geçen tekkenin inşa tarihi 1207 (1792-93) olup bânisi bilinmemektedir. Tarikat yaymak amacıyla kurulan herhangi bir tekkeden farklı olarak, o dönemde Asya’nın uzak bölgelerinden özellikle hac yolculuğu sırasında İstanbul’a uğrayan tarikat mensuplarının barındırılmalarına mahsus diğer bazı kuruluşlar (Özbekler ve Hindîler Tekkesi) gibi Afganîler Tekkesi de Afganistan’dan gelen “mücerred kalenderler” yani bekâr ve seyyah dervişlerin barındırılmaları için kurulmuş.
Bahçesinde tekkenin şeyhlerine ait önemli mezarlar ve mezar taşları bulunuyor. Gittiğimde kapalıydı nasip olursa bir gün açık olduğunda orayıda ziyaret etmek isterim.
Neyse dönelim konumuza benim asıl ilgilendiğim mezar taşları olduğu için aklımda Çinili Cami Haziresindeki Mezar Taşları vardı. Ama camii’nin görüntüsü ve çevresi tarih ile dokunduğu için etrafı kolaçan etmeden de direk hazireye yönelmek istemedim. Bu yüzden Çinili Cami Mezar Taşları’nı sona bıraktım. Genelde yemeklerde de en lezzetli yiyeceği sona bırakırım:)))
Üsküdar Çinili Cami Nerede?
Önce camiinin konumunu belirtmekte yarar var diye düşünüylorum çünkü farklı yerlerde bir kaç tane Çinili Cami bulunuyor. Benim Ziyaret ettiğimi Çinili Cami, İstanbul Anadolu yakasında Üsküdar ilçesinde bulunuyor. Adres bilgisi vermek gerekirse. Valide-i Atik mahallesinde Çavuşdere Caddesi, Çinili Mescit Sokak ve Çinili Hamam Sokakları arasında bulunuyor.
Caminin bulunduğu yer eskiden bir külliye şeklindeymiş. Şimdi yeni yapılaşma ve kentsel çılgınlıklar bu külliyeyi parçalamış, araya caddeler, yollar, ve evler girmiş. Camiye komşu olarak eski külliyeden kalma, Mahpeyker (Kösem Sultan’ın Lakabı) Çeşmesi, Çinili Çocuk Kütüphanesi, Çinili Hamamı ve Çinili Medresesi bulunmakta. Yaşlı bir cemaat eskiden cami görevlilerin lojmanlarının bulunduğu yerde mezarlık olduğunu söyledi lakin lojman bölgesine giremedim.
Üsküdardaki Çinili Cami konumunun daha iyi görülmesi için aşağıya Google Map’ten bir harita bırakıyorum.
Çinili Camii Hakkında Kısa Bilgi
Öncelikle camii hakkında geniş bilgi almak isteyenler için benimde faydalandığım iki kaynağı size bildirmek isterim. İlki Mehmet Nermi Haskan’ın Yazdığı “Yüzyıllar Boyunca Üsküdar” isimli üç ciltlik kitabı. Kitabı PDF olarak Üsküdar Belediyesi Yayınları bölümünden ücretsiz okuyabilirsiniz.
İkinci kaynağım ise yine Üsküdar Belediyesi Yayınları bölümünden ücretsiz olarak PDF halinde okuyabileceğiniz, İbrahim Hakkı Konyalı’nın yazdığı iki cilt halindeki “Üsküdar Tarihi” isimli çalışma.
Yukarıda bahsettiğim kaynaklarından edindiğim kısa bilgiyi aktarmak gerekirse şöye diyebilirim. Uzaktan bakıldığında şadırvanı ve görüntüsü selçuklu yapılarını andıran Çinili Cami’yi, H.1050 M. 1640 yılında Sultan 1. Ahmet’in eşi, Sultan 4. Murat’ın ve Sultan İbrahim’in annesi Mahpeyker Kösem Sultan yaptırmıştır. Cami’nin mimarı, Mimar Kasım Ağa’dır.
Camii’nin yanı sıra Kösem Sultan, Medrese, şadırvan, sebil, mektep ve hamam da yaptırmıştır. Cami’nin Çavuşdere Caddesine bakan ana kapısının üstünde güzel bir kitabe bulunmaktadır. Bu kapıdan girildiğinde, karşınıza devşirme mermerden yapılmış musalla taşı ve hemen sağ tarafında bulunan cami ana giriş iç kapısı bulunmaktadır.
Ana avlu kapısının sol tarafta kalan yönünde süslemeleri, sebili ve muhteşem motifli çeşmeleriyle harika bir şadırvan, bahçe ve devamında medrese bulunurken sağ tarafta ise tuvaletler, cami lojmanları ve tarihi su kuyusu bulunmaktadır. Lojman tarafında caminin son cemaat yerine yandan girilen sekiz basamaklı bir kapı daha bulunmuktadır.
Camii’nin mihrap yönünde ise, eskiden kullanılan yangın havuzu (aşağıda detayları verilmiştir) ve üç adet çeşmesi (şimdi bu havuzun içinde dev bir jenaratör bulunmakta), havuzun solunda Çinili Cami’ne ait küçük bir hazire, sağ tarafında ise Çinili Mescit sokaktan girilen bir avlu kapısı ve hemen önünde tarihi su kuyusu bulunmaktadır.
Çinili Cami’nin Görülmesi Gereken Özellikleri
Böylesi tarihi yerleri gezerken bakmak değil görebilmek bence çok önemli. Bu sözü en başta kendime söylüyorum çünkü çoğu kez çekim yapacağım diye bir çok detayı kaçırıyorum yada çektiğim fotoğraflara evde bakarken detayları tesadüfen görüyorum.
Çinili Cami’nin Çinileri; Adındanda anlaşılacağı gibi çinisiyle ünlü Çinili camii’nin içeride ve dışarıda olan çinilerinin mutlaka görülmesi gerekir. Birde şadırvanın içinde duvarda tek bir çini daha var, üzerinde tuğra şeklinde besmele yazan bu tek çini hakkında bilgi alamadım ama benim çok hoşuma gitti, mutlaka görün.
Cami içindeki Dolaplar; Yine camii içindeki mermerden yapılmış raflı nişler ve etrafındaki çini süslemeleri harika. Ayrıca duvarın içine gömülmüş dolaplar ve kapılarının üzerindeki süslemeler ve kapı halkalarındaki detaylar görülmeye değer.
Camii İçi Kubbe Süslemeleri; Kalem işi harika kubbe süslemeleri olan Çinili cami’nin içini görünce aklıma hemen Yeni cami yanındaki Hatice Turhan Sultan’ın türbesi geldi. Türbe ile Camii içindeki işlemeler ve süslemelerdeki renkler aynıydı. Sonradan öğrendiğime göre türbe ile camiinin bir bağlantısı vardı, Çinili Camii’ni yaptıran Kösem Sultan, Turhan valide sultanın Kaynanasıydı.
2 Eylül 1651’de Kösem Sultan, Turhan Sultan ile yaşadığı otorite mücadelesi sonunda Lala Süleyman Ağa tarafından oluşturulan bir ekiple öldürülmüştü. Bu arada aynı süslemeler ve renkler camiinin şadırvanında da mevcut. Şadırvanın caddeye bakan bölümündeki sebil’i hatırlatayım onada bir bakın lütfen…
Cami Avlusundaki Yapı Kalıntıları; Caminin ana giriş kapısından girince kalın bir mermer olan musalla taşı oldukça ilgi çekiyor. Taşın etrafına baktıkça devşirme bir malzemeye benziyor. Ayrıca şadırvan ile medrese arasında kalan ve şuan üzeri odunlarla örtülen, beyaz mermerden yapılmış harika akant yaprak işlemeli bir havuz sebilini de şansınız varsa görürsünüz. (Ben üzerine istiflenen odunları alarak gördüm.)
Havuz sebilindeki akant yaprakları süslemeleri bizans dönemine ait gibi görünüyor yani bu parçanın devşirme olması muhtemel. Ayrıca musalla taşının hemen solundaki sütunda görülmeye değer. Bu kalıntılar tamir geçirmiş, zaman zaman harab olmuş caminin eski kalıntıları olabilir.
Duvar İçindeki Enteresan Lahit Parçası; En çok ta ilgimi çeken kalıntılardan biri, camiinin arka sol tarafında kalan medresenin duvarında bulunan, üzerinde lale motifleri ve hançer sembolü olan mezar lahidinin yan mermeri idi. Lahit parçasının üzerinde, sağda ve solda dairesel şekilde üst üste bindirilmiş yaprak ve çiçek bezemeleri, yine sağında ve solunda bir vazo içindeki harika lale işlemeleri ve ortasında da bir hançer sembolü bulanmaktadır.
Büyük bir ihtimalle hazireden alınan lahit parçasının, herkesin göreceği bir şekilde duvara monte edilerek sergilenmesi oldukça düşündürücü. Lahit parçası ne duvara uymuş, nede bulunduğu yere denk gelmiş, ne desem bilemedim. Lahit parçasının hemen altındaki mermerden oyulmuş su teknesine de bir göz atın.
Cami Avlusundaki Su Kuyusu; Cami’nin arka tarafındaki çinili mescit sokağına bakılan kapıdan avluya girildiğinde hemen sol tarafa bakarsanız tarihi su kuyusunu görebilirsiniz. Üzeri betonla kapatılmış kuyunun, köfeki taştan yapılmış kapağıda ilginç bir görüntü oluşturuyor. Kuyunun çıkrığının takıldığı poligonel mermerlerde kuyuya güzel bir görünüm vermiş. Kuyu görünümü ve kırmızı yangın kovası ile önünde fotoğraf çekilesi bir halde.
Cami Avlusundaki (Mihrap Önü) Yangın Havuzu; Avluda mihrabın önüne düşen ve hazirenin sağ tarafında kalan büyükçe bir yangın havuzu bulunmaktadır. Şimdi içinde jenaratör olan bu havuz, 1847 yılındaki Meclis-i Ahkâm-ı Adliye kararıyla, Çinili Valide Camii avlusunda Kosti Kalfa tarafından inşasına başlanan havuz 1850 yılının sonlarında tamamlanmıştır.
Cami avlusundaki benim ilgimi çeken kalıntılar ve görülmeye değer detaylar böyleydi. Benim göremediğim, sizin gördüğünüz farklı bir yer varsa lütfen yorumlara yazın, bir dahaki gittiğimde bende bakıp göreyim. Şimdi gelelim asıl meselemize…
Çinili Cami Haziresindeki Mezar Taşları
Çinili Camii’nin küçük bir haziresi var. Bu küçük hazirede on adet mezar taşı bulunuyor. Mezar taşlarının yapıları ve konumları ise şu şekilde;
Medrese ile yangın havuzunun arasında bulunan hazire 20 metrekaralik açık bir alanda bulunuyor. Medresenin en köşesindeki bir pencere hazireye bakıyor, ayrıca hazirenin Çinili Mescit sokağa bakan birde hâcet penceresi var.
İçindeki on adet mezar taşının durumuna gelince; Taşların sadece iki tanesi kitabeli ve birbirine yaslandırılmış şekilde duruyor. Birbirine yaslı bir şekilde duran bu taşların biri Seyyid Ahmed Efendiye aitken diğeri ise Şerife Ümmü Gülsüm Hanıma ait. (Aşağıya detaylarını ve okunuşlarını vereceğim)
Diğer taşlardan 4 adet ayak taşı seyyar bir şekilde hazirenin içinde duvara yaslı bir şekilde duruyor. Ayak taşlarının üstünde hiçbir yazı ve süsleme bulunmuyor. Biri medresenin duvarında, (Yukarıda bahsettim) öbürü ise hazirede medresenin camının önünde bulunan iki adet lahit parçası var. Büyük bir ihtimalle bu parçalar aynı lahiti parçası olsa gerek.
Hazirede sağlam bir şekilde bulunan diğer iki lahit mezara gelince, iki lahit mezarın aralarında yaklaşık beş metre mesafe bulunuyor. Lahit’in birisi avluya yakın set üstünde bulunurken, diğeri ise hazirenin içinde yer almaktadır. Her iki lahitin baş ve ayak taşları mevcut olup, hazire içindeki lahitin baş ve ayak taşları diğer lahitten uzun ve poligonal sekizgen taşlardan oluşmaktadır. Ayrıca bu lahitin baştaşının üstüne farklı mezardan alınmış bir serpuş bırakılmıştır.
Diğer lahitin baş ve ayak taşları oval bir biçimdedir. Her iki lahitin içinde bir metrelik boşluklar bulunmaktadır. Lahitlerin içinin boş görünmesi mezarın boş olduğu anlamına gelmiyor. Sadece restorasyon sonrası lahit içi doldurulmamış ve boş bırakılmıştır.
Lahitlerin yan cephelerinde iç içe ve üst üste geçmiş çiçek ve yaprak süslemeleri görülmektedir. Her iki lahitin süslemeleri aynı taş ustasının elinden çıkmış olması muhtemeldir. Tam karar verebilmek için ölüm tarihlerinin bilinmesi gerekmektedir. (Taşların sonradan yapılma ihtimali de göz önünde bulundurulmalıdır)
Lahitlerin içinde medfun bulunanlara gelince, yukarıda bahsettiğim kitaplardan “Yüzyıllar Boyunca Üsküdar” kitabında bu lahit mezarlarının birinin, Kösem Sultanın Kethüdası Behram Ağa ve onun eşine ait olduğu söylenmektedir. Haziredeki kitabeli bir mezar taşında da behram ağanın akrabası olan Şerife Ümmügülsüm hanım yatmaktadır. (Aşağıya taşı ve okuması verilmiştir)
Çinili Cami Haziresindeki Mezar Taşlarının Okunması
Şerife Ümmü Gülsüm Hanımın Mezar Taşı
Başlık (Serpuş): Üçgen Tepelikli Mezar Taşı
Cinsiyet: Bayan
Tarih: Yok
Taşın Konumu: Çinili Cami Haziresi
Taşın Durumu: Altı kırılmış, seyyar halde başka bir taşa yaslandırılmış.
Kitabesi
- Hüvel hallakulbaki
- Cennet mekân Merhume Kösem Valide
- Sultanın Kethüdâsı
- Behram Ağa’nın sülale-i
- Tahirelerinden Ruhiçün
- Şerife Ümmü Gülsüm
Seyyid Ahmed Efendi’nin Mezar Taşı
Başlık (Serpuş): Örfî Destar
Cinsiyet: Bay
Tarih: Hicri 1268-Miladi 1852
Taşın Konumu: Çinili Cami Haziresi
Taşın Durumu: Üstü tamir görmüş taşın parçası kayıp olduğu için ikinci satır okunamamıştır. Taş dikili haldedir.
Kitabesi
- Merhum ve mağfur el muhtac
- ……………………………………………………
- …. Esseyyid Ahmed
- ….dinin ruhuna Rızaen
- Lillahi tealel Fatiha
- Sene 1268
Değerli Dostlar Çinili Cami Haziresindeki Mezar Taşları isimli makalemizin sonuna geldik. Elbetteki bu gibi yerleri gezerek, görerek ve dokunarak anlamak daha farklı olmaktadır. Birgün sizde buraya giderseniz benim makalemi altlık olarak özet bilgi niteliğinde kullanabilirsiniz.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.