Şile Sahilköy Osmanlı Mezarlığı: Sahilköy’ün Sessiz Tanıkları

Şile Sahilköy Osmanlı Mezarlığı: Sahilköy’ün Sessiz Tanıkları

Şile Sahilköy Osmanlı Mezarlığı içindeki Osmanlı Mezar Taşları, beni tarih dolu bir yolculuğa çıkardı. Sahilköy’ün sessiz tanıklarını yerinde görmek için güzel bir Şile sabahında kendimi yine yollarda buldum. Sırt çantamı, fotoğraf makinemi ve şapkamı aldıktan 45 dakika sonra, Sofular Dobra Ahmet Dede mezarını ziyaret edip Sahilköy Mezarlığı tabelasının önüne geldim…

Geçtiğimiz günlerde Şile’nin sahil kasabalarından biri olan Sahilköy’de yer alan eski mezarlığı ziyaret ettim. Bu mezarlık, sadece bugünün değil, geçmişin derin izlerine de tanıklık ediyordu. Özellikle Osmanlı mezar Taşları ile dolu bu bölge, Osmanlı kültürü hakkında bize çok değerli bilgiler sunuyor. Mezarlığın içine girdiğimde, her bir taşın geçmişten bize fısıldadığı tarihî hikâyelerle adeta zamanın içinde kaybolduğumu hissettim.

Yeniçeri Abdi Reis Mezarı

Sahilköyün Eski Adı “Domalı”

Mezar taşlarını incelediğimde, Osmanlı dönemi mezarlarına özgü birçok detay fark ettim. Köyün eski ismi taşlarda kazınmış olarak görünüyordu: “Domalı.” Bu, köyün Osmanlı dönemindeki adını gösteren önemli bir işaretti.

Mezarlıkta bulunan, Hacı Oğlu, Osman’ın Oğlu Seyyid Ömer’e ait Hicri 1228 (Miladi 1813) tarihli Yeniçeri mezar taşının üstünde “Domalı” yazısı mevcuttur. Ayrıca yine aynı mezarlıkta bulunan Emine Kızı Fatıma hanım’ın Hicri 1329 (Miladi 1911) tarihli mezar taşında açıkca “Şile Kazasında, Domalı Karyesinde” yazmaktadır. Bu her iki mezar taşı, Sahilköy’ün bize eski adını vermektedir. Bu taşlardan da anlaşıldığı üzere 1800’lü ve 1900’lü yıllarda köyün ismi Domalı olarak geçmektedir.

Mezar Taşındaki Sahilköy’ün eski ismi “Domalı” yazısı

Osmanlı Dönemi Mezarları ve Mezar Taşı Kitabeleri

Mezar taşlarını incelediğimde, Osmanlı dönemi mezarlarına özgü birçok detay fark ettim. Sahilköy mezarlığındaki Osmanlı Mezar taşı kitabeleri, dönemin yazım şekillerini ve kültürel dokusunu gözler önüne seriyordu. Bu taşlardan bazıları, hicri tarihli mezar taşları olup hicri 1200 ve 1300’lü yıllara aitti, yani günümüz miladi takvimiyle okursak 1800’lü ve 1900’lü yıllara denk gelir. Bu taşlar, dönemin Osmanlı taş işçiliği hakkında bilgi veriyor ve yazı karakterleriyle de dönemin hat sanatı ile ilgili birçok ipucu sunuyordu.

Sahilköy mezarlığındaki en eski tarihli mezar taşı 1208 (Miladi 1793) tarihli Abdi Reis’e ati mezar taşıdır. En yeni tarihli mezar taşı ise 1326 (Miladi 1908) tarihli Fatıma hanıma ait mezar taşıdır. (Tüm taşlar hakkındaki bilgiler makalemizin sonunda verilmiştir.)

Şile Sahilköy Mezarlığında bulunan Osmanlı Dönemi Mezar taşlarında, kadınlara ait hotoz başlık dediğimiz mezar taşları çoğunluktaydı, diğer mezar taşları süslemelerinde ise çiçek bezemeli ve yaprak süslemeleri ağırlıktaydı. Kadın mezar taşları içinde hat ve taş işçiliği bakımından en görkemli ve gösterişli taş, doğum esnasında vefat ederek şehide olan Şerife Hafize hanım’a ait mezar taşıydı.

Erkek mezar taşlarının en görkemli ve gösterişlisi ise bir serdengeçti olan, yeniçeri Muhammed Ali Alemdar Ağa’ya ait mezar taşıydı.

Serdengeçti Yeniçeri Muhammed Ali Alemdar Ağa’nın Mezar Taşı

Kadın Mezar Taşları ve Şerife İsmi…

Mezarlıkta toplamda 20 Osmanlı mezar taşı bulunuyordu. Bunlardan 5’i erkeklere, 10’u ise kadınlara aitti 5 tane taş ise ayak taşıydı. Kadın mezar taşlarından özellikle 6 tanesinin üzerinde “Şerife” ismi yazıyordu. Şerife, Mertebesi yüce, şerefli, temiz manalarına geliyordu. Şuan köyde yaşayanlar arasında bu isimde kadınlar var mı bilemiyorum ama mezarlıkta şerife ismi çoğunluktaydı.

Osmanlı’da bu unvan, yalnızca saygın kadınlara verilir, aynı zamanda Osmanlı dönemi inançları ve toplumsal yapısı hakkında da çok önemli bilgiler sunar. Bu taşlar, dönemin kadının toplumdaki yerini ve önemini simgeliyor olabilir diye düşünüyorum.

Şerife Hadice Hanım’a ait Hotoz Başlıklı Mezar Taşı

Yeniçeri Mezar Taşları: Osmanlı Askerî Kültürünün İzleri

Mezarlığı gezerken beni en çok heyecanlandıran mezar taşlarından bazıları, Yeniçeri mezar taşlarıydı. İki tane Yeniçeri dardağan başlıklı mezar taşı ve bir tane de Serdengeçti yeniçeri mezar taşı bulunuyordu. Yeniçeriler, Osmanlı İmparatorluğu’nun en köklü ve güçlü askerî sınıflarından biriydi. Yeniçeri kültürü o dönemin askerî düzenini, disiplinini ve ideolojisini yansıtır. Bu taşlar, sadece Osmanlı askerî mezar taşları olmanın ötesinde, zamanında hangi savaşlara katıldıkları ve hangi kahramanlıkları gösterdiklerini de düşündürüyordu.

İki tane Dardağan başlıklı yeni çeri mezar taşını inceleme imkanı buldum. Bu taşların üzerinde bölük yada cemaat ismi veya remizleri yoktu. Ama mezar taşlarının serpuşları yeniçerilere ait dardağan başlık şeklindeydi. Taşların birisi Abdi Reise’e aitti diğeri ise Seyyid Ömer’e aitti. Muhammed Ali Alemdar Ağa’ya ait Serdengeçti mezar taşında ise beşe ünvanı açıkça görünüyordu.

Yeniçeri Mezar Taşları

Serdengeçtiler; Osmanlı döneminde özellikle askerler arasında oldukça saygın ve itibar gören kimselerdi. Çünkü bunlar, canını esirgemeyen, kendini fedâ etmekten çekinmeyen kimselerdi bir anlamda ölüm erleri fedailerdi. Yeniçeri ordusunda düşman saflarına yalınkılıç dalmak veya kuşatılmış bir kaleye girmek için gönüllü yazılan fedâilere serdengeçti denirdi. Bu bakımdan mezarlıkta oldukça güzel ve görkemli bir serdengeçti mezar taşının günümüze kadar gelmesi beni sevindirdi, bu taşa şahit olmak benim için apayrı bir güzellikti.

Osmanlı Taş İşçiliği ve Okunamayan Kitabeler

Bazı mezar taşlarının kitabeleri zamanla okunamaz hale gelmişti, ancak geriye kalanlar bile bu taşların tarihsel değerini yansıtıyordu. Mezarlıktaki taşlar özellikle Osmanlı taş işçiliği ve yazım teknikleri açısından büyük bir övgüyü hak ediyordu. Her biri, bir dönemi, bir yaşamı ve bir kültürü simgeliyordu. Bu taşlar, Osmanlı’nın ince işçilikle işlenmiş tarihi birer hatırasıydı.

Osmanlı Mezar Taşı Süslemeleri

Mezar taşlarından bazıları zamana yenik düşmüş ve yazıları okunmaz hale gelmişti. Bu taşlar özel uğraşılarla okunur hale gelir mi bilemem ama koruma altına alınmasında fayda var. En azından orada yaşayan köylülerin daha ilgi göstermesi ve sahip çıkması mezar taşlarını uzun yıllar ayakta tutacak Atalarımıza karşı olan vefa ve minnet borcumuzu ödediğimizi en iyi şekilde gösterecektir.

Mezarlık içinde olan zarıklı bir mezar taşının kırılmış olduğunu gördüm. Açıkcası boylu boyunca kırılmış bir şekilde yatması beni üzdü. Bir hanım mezar taşı ise restore edilmiş ve dibinden betonlanmıştı. Beton mezar taşındaki tarih bölümünü okunmaz hale getirmişti. Bu tür restorasyonlarda taşı aslına uygun halde ve yerinde restore etmek çok önemlidir.

Sahilköy Mezarlığında Kırılmış Mezar taşı

Mezarlık İçindeki Askerî Korugan

Mezarlık içerisinde dikkatimi çeken yapılardan biri de askeri korugan yapısının bulunmasıydı. Daha önce buna benzer askeri koruganı Şile Çavuş Mahallesi Mezarlığı içinde görümüş ve şaşırmıştım. Koruganın mezarlık içinde bulunması bu bölgenin stratejik bir nokta olduğunu gösteriyordu. Askerlerin koruma altındaki bu bölge, savaş yıllarında önemli bir savunma noktası olabilirdi.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti de II. Dünya Savaşı’na doğrudan dahil olmamasına rağmen savunma amaçlı önemli tedbirler almış Mareşal Fevzi Çakmak’ın adıyla anılan koruganlardan oluşan tahkimat hatları inşa etmiştir. Çakmak Hattı ile öncelikli olarak İstanbul’a yönelik olası saldırılara karşı konulması amaçlanmıştır.

Çakmak Askeri Korganları

Bu doğrultuda Çakmak Hattı’nın İstanbul’un Anadolu Yakası’na, Karadeniz üzerinden çıkarma yapılması ihtimaline karşı da bir savunma hattı içerdiği anlaşılmaktadır. İstanbul’un Anadolu Yakası’nın kuzeyinde; Anadolu Feneri, Riva ve Şile arasındaki 37 kilometrelik sahil hattında koruganlar mevcuttur. İşte Şile Çavuş Mahallesi Mezarlığı içindeki ve Sahilköy mezarlığı içindeki koruganlarda bunlardan biridir.

Sahilköy Mezarlığı İçindeki Askeri Korugan

Osmanlı Kültürü ve Mezarlık Ziyaretinin Anlamı

Bu ziyaretim, sadece bir mezarlık gezisi değildi; Aynı zamanda bir Osmanlı kültürü yolculuğuydu. Bu yolculuk bana Mezar taşları, Osmanlı dönemi inançları ve kültürüne dair derin bir anlayış sundu. Bu taşların her birinin, sadece ölenin kimliğini değil, aynı zamanda o dönemdeki toplumsal yapıyı, inançları ve değerleri de yansıttığını birkez daha gördüm.

Kim bilir, belki de bu taşlar bir zamanlar hayatlarını burada geçirenlerin, bilinmeyen kahramanlıklarını ve günlük yaşamlarını anlattığına hâlâ tanıklık ediyordur. Bu keşif, beni Osmanlı kültürüne dair daha derin bir sevgi ve saygı ile doldurdu.

Makalemi bitirirken burada yatanların ruhları şâd olsun diyor ve bu konuda sizin düşüncelerinizi merak ediyorum. Lütfen yorumlarda düşüncelerinizi ve tavsiyelerinizi bana bildirmeyi unutmayın.

Sahilköy Mezarlığındaki Osmanlı Mezar Taşları

Merhum ve Mağfur
Abdi Reis
Ruhuna Fatiha
Sene 1208 (Miladi 1793)

Domalı hacı
oğlu osman
oğlu seyyid ömer
ruhuna fatiha sene 1228 (Miladi 1813)

domalı hacı oğlu
osmanın kerimesi
merhume şerife
ruhuna fatiha sene 1228 (Miladi 1813)

hüvelbaki
……osmanın kızı
cennet mekan merhume
şerife ruhuna
fatiha sene 1228 (Miladi 1813)

salih reisin kızı
gençliğine doymayan
merhume şerife hatun
ruhuna fatiha sene 1229 (Miladi 1814)

salih reisin kızı
kençliğine doymayan
merhume şerife ümmü kadın
ruhuna fatiha sene 1229 (Miladi 1814)

doymayub gençliğine çünki
oldu namurad rahmete
müstağrak ide a’nı Rabbü’l-ibâd
Ali beşenin oğlu
merhum muhammed ali alemdar
ağanın ruhuna fatiha sene 1229 (Miladi 1814)

uzun ali oğlu
mehmed emin kerimesi
merhume şerife hadice
ruhuna fatiha sene 1235 (Miladi 1820)

elbaki
hamlini vâz eyler iken eyledi terki fena
ol habibin hürmetine mağfiret kıl ya rabbena
muhammed ali ağanın zevcesi
cennetmekan merhume şerife
hafize hatun ruhuna fatiha sene 1239 (Miladi 1823)

el baki
merhum ve mağfur
imam oğlu
el hac ömer ağa
ruhuna fatiha sene 1271 (Miladi 1854)

ah minel mevt
……………….gençliğine doymayan
…………………………………………..
domalı karyesinden kara osman
oğlu muhammed ağanın kerimesi merhume
fatıma hanımın ruhiçün fatiha
sene 1311 muharrem (Miladi 1893)

hüvel baki
şile kazasından
domalı karyesinden
numan oğlu kerimesi
emine bintü fatıma hanımın
ruhiçün el fatiha sene 1326 (Miladi 1908)

hüvel baki
bir kuş idim uçdum yuvadan
ecel beni ayırdı anadan babadan
unutmayın beni her an hayır duadan
şefaat ederim sizlere hüdadan
domalılı karyesi imamı sofili
esseyyid abdurrahim efendin
(Son satır betona gömülmüş)

ah minel mevt
ah ile zar kılarak
tazeliğime doymadım çün
ecel peymanesi peymanesi dolmuş
muradım almadım salih ağanın
kerimesi emine fatıma
(Son satır toprak altında kalmış)

Etiketler:

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz