Koçullu Köyü Mezarlığı: Tarihin Derinliklerine Bir Yolculuk…

Pazar günü öğlen saatlerinde, Koçullu Köyü Mezarlığı içindeki Osmanlı Mezar Taşlarını incelemek üzere oğlum Mehmet Zahit ile birlikte yola çıktık. Hüseyinli, Sırapınarlar, Ömerli gibi Çekmeköy’ün köylerinden biri olan Koçullu Köyü’ne doğru keyifli bir yolculuk yaptık. İstanbul’un kalabalığından uzaklaşarak, sakinliği ve huzuruyla ünlü bu köyde, geçmişin izlerini aramaya karar verdik.
Ümraniye’den Koçullu Köyü’ne gitmemiz 30 dakika sürdü, elbette yol boyunca geçerken gördüğümüz güzel köyler ve şehirden uzaklaşmanın hissi inanılmaz bir keyif verdi bize.
Koçullu Köyü Meydanı: Geleneksel Yaşamın İzleri
Ömerli Caddesini geçtikten sonra, Koçullu Caddesi’ne yöneldik. Tatlı bir rampa çıkarken uzaktan Koçullu Köyü Merkez cami’nin yeşil kubbeli bizi selamladı. Yokuş bittiğinde ise karşımıza modern ama eski geleneklerini koruyan klasik bir köy meydanı çıktı.
Meydanın tam ortasında yer alan Koçullu Köyü Merkez Camii, kubbe görünümlü köy fırını, suyu soğuk akan köy çeşmesi, köy bakkalı, köy okulu ve kahvesiyle köy’ün meydanı bizi karşıladı. Her biri, zamanın izlerini taşıyan yapılar, aynı zamanda köyün sosyal yapısına dair birer tanıklık ediyor ve geçmişten günümüze bir köprü kuruyor gibiydi.

Köy meydanını geçtikten sonra biraz daha yukarı doğru ilerledik ve sonunda Koçullu Köyü Mezarlığı’na vardık. Mezarlığın girişine vardığımızda halı sahada top oynayan çocukların seslerine kulak verdik. Nasılda hararetli top koşturuyorlardı ve oyunun zevkine dalmışlardı. Terleyen çocukların imdadına köy mezarlığının girişindeki Türkan Akgün Hayratı yetişiyordu.
Mezarlığın içine girmeden önce mezarlığın etrafını kolaçan ettiğimizde üst tarafta ikinci bir demir kapının olduğunu gördük. Ormanın içlerinde olan bu mezarlık adeta Anadolu’daki sessiz köy mezarlıklarını andırıyordu. Yemyeşil bir ormanın içinde uzaktan görünün bembeyaz mezar taşları bize Drama Köprüsü türküsündeki “Mezar Taşlarını Hasan Koyun mu Sandın” dizelerini aklımıza getiriyordu. İstanbul’da Köy Hayatı süren yerlerden biriydi bu köy…

Koçullu Köyü Mezarlığı: Tarihe Açılan Sessiz Kapı
Tekrar mezarlığın alt kapısına geri döndüğümüzde, duvarları taşlarla örülmüş, doğanın ortasında yer alan ve çevresi ormanla sarılmış Koçullu Köyü Mezarlığı bizleri bekliyordu. Yine çocuk seslerinin arasından geçerek mezarlığın içlerine doğru tarihi keşfetme yolculuğumuz sessizce başlamış oldu.
Mezarlığın ana giriş kapısından içeri girdiğimizde girişin sağında Türkan Akgün tarafından 2010 yılında yaptırılan bir hayrat, sol tarafta ise yerel taşlarla çevrilmiş ve üzerinde yazı bulunmayan eski Anadolu köy mezarları vardı. Bu eski mezarların arasında ise ayrı ayrı yerlerde dağılmış bir şekilde dört adet Osmanlı dönemi mezar taşı öne çıkıyordu.

Tarihi Mezar Taşları ve Osmanlı Dönemi Meslekleri
Mezar taşlarının üzerinde yazılı bilgiler, yalnızca vefat eden kişileri değil, aynı zamanda köyün geçmişine dair sosyokültürel izleri de ortaya koyuyordu. İncelediğimiz taşlar arasında:
- 1188 (Miladi 1774) yılında vefat etmiş Rukiye Hatun (Mezarlıktaki en eski tarihli 251 yıllık mezar taşı)
- 1213 (Miladi 1798) yılında ecel kazası sonucu vefat etmiş Yeniçeri Nalbant İbrahim Beşe
- 1288 (Miladi 1871) yılında ölen Çoban Muhammed oğlu Dümenci Mustafa
- 1337 (Miladi 1918) yılında barut patlamasıyla ölen Bostancı Hüseyin oğlu Selaaddin Bey
yer alıyordu. Mezar taşları üzerindeki yazılan yazıların tamamını makelimizin sonunda yayınladık.
Bu taşlar üzerinde geçen meslek isimleri – “bostancı”, “dümenci”, “bahriyeli” ve “çoban” – bize Osmanlı döneminde bu köyde ne tür işlerin yapıldığını gösteriyordu. Mezarlık, bir anlamda Osmanlı dönemi mesleklerini belgeleyen sessiz bir arşiv gibiydi.

Tarihi Bir Bilmece: Kayıp Mezar Taşı ve Delikli Baba Türbesi
Selaaddin Bey’in mezar taşında geçen “Koçullu’da merhum Bostancı Hüseyin” ifadesi, aynı mezarlıkta Bostancı Hüseyin’in de bir mezar taşı olması gerektiğini gösteriyordu. Ancak ne yazık ki bu taş artık mevcut değildi.
Selaaddin beyin mezar taşı, Koçullu köyü mezar taşları arasında köyün adını içeren tek taş olması nedeniyle oldukça önemliydi. Ayrıca bu taşın önünde özel olarak yapılmış mermerden bir sebil bulunuyordu. Acı olan bir şey vardı ki oda, köyün adeta tapu senedi olan bu mezar taşının iki parça halinde kırık bir şekilde zamana direnmesiydi.

Mezarlık içerisinde nadir bulunan mezar taşlarında birisi de, Ecel Kazası ile vefat eden, dardağan başlıklı İbrahim Beşe’ye ait bir yeniçeri mezar taşıydı. Yeniçeri ibrahim Beşe, aynı zamanda bir nalbanttı.
Bir başka gizemli yapı ise “Delikli Baba Türbesi” yazılı mezardı. Yeşile boyalı, taşlarla çevrili ve hakkında hiçbir bilgi olmayan bu mezar, köydeki mistik havayı artırıyordu. Kırık ayak taşı üzerinde Delikli Baba Türbesi yazarken baş taşındaki mermer yarım hilal şeklinde oyulmuş ve hilalin altında ise “Delikli Taş Türbesi” yazıyordu. Bakımlı bir mezardı fakat kim olduğu hakkında bir belge veya rivayet bulunmuyordu.

Modern Mezarlar ve Kültürel İşaretler
Mezarlıkta aynı zamanda modern mezarları da inceleme fırsatımız oldu. Özellikle 1933 yılında vefat etmiş olan Bekir Sıtkı’nın mezarı, üzeri yosun tutmuş, taş duvarlarla çevriliydi ve üzerinde Bahriye subaylığından emekli olduğuna dair bir bilgi yer alıyordu. Bu mezar taşı da hem görsel olarak hem de içerik açısından dikkat çekiciydi.

Bir başka ilginç mezar taşı ise 69 yaşında vefat eden Niyazi oğlu Şehabettin Bolat Bey’e aitti. Mezar taşının üst kısmında Türk bayrağı, alt kısmında ise Çerkesya’nın bayrağı, (Adige Cumhuriyeti) yani yeşil zemin üzerinde dokuzu yay, üçü yatay şekilde dizilmiş on iki altın yıldız ve üç çapraz ok bulunuyordu.
Bu bayrak, hem modern Adige Cumhuriyeti’nin resmi bayrağıydı hem de dünya Çerkeslerinin milli sembolü olarak tanınıyordu. Bu detay, Şehabettin Bey’in Çerkes kökenli olabileceğini ya da bu kimlikle bir bağ kurduğunu gösteriyordu. Bu mezarlığın hemen sağ tarafında ise Rıfat Emlik Hayratı bizi susuz bırakmıyordu.

Doğayla İç İçe, Yaşayan Köy Mezarlığı
Koçullu Mezarlığı, doğayla iç içe bir konumda bulunuyor. Gaye Sokak ile Denizatı Sokak arasında kalan bu mezarlık bölgesi, aynı zamanda ormanlık bir arazi. Mezarlık içindeki yollar asfaltla döşenmiş ve oldukça geniş. İki ana kapıya sahip olan mezarlığın hem alt hem üst girişlerinde GSM operatörlerine ait vericiler de bulunuyor. Üst kapı girişine yakın bölgede ise bir köylünün arı kovanları yer alıyor. Zaman zaman ormanın sessizliğini arı vızıltıları bozuyor ve kuş sesleri bu vızıltılara eşlik ediyor.

Mezarlığın içinde dolaşırken sadece taşlar değil, ağaçlar, tavuklar, horozlar ve hatta karşılaştığımız bir kaplumbağa da bize eşlik etti. Tüm bunlar mezarlığı, sadece bir anı yeri değil; aynı zamanda köy yaşamının sürdüğü bir alan haline getiriyor. Kısacası bazı yaşamlar, Koçullu köyü mezarlığının toprak altında son bulmuşken, bazı yaşamlar ise toprağın üstünde hala devam ediyor.

Sonuç: Sessizlikte Saklı Gizemli Tarih
Koçullu Köyü Mezarlığı, hem tarihi mezar taşları hem de doğal yapısı ile yalnızca ölülerin değil, yaşayanların da hikayesini anlatıyor. Oğlumla birlikte yaptığım bu ziyaret, sadece bir mezarlık gezisi değil, aynı zamanda köyün sosyal tarihi, kültürel kimliği ve geçmişle olan bağına dair etkileyici bir keşifti.

Her biri bir öykü anlatan mezar taşları, tarihle ilgilenen herkes için keşfedilmeyi bekleyen sessiz birer anlatıcı gibi orada duruyordu. Eğer siz de İstanbul’da bir günlüğüne bile olsa farklı bir yere gitmek, köy hayatına dokunmak ve geçmişle bağ kurmak isterseniz, Koçullu Köyü ve Osmanlı Mezarlığı tam size göre olabilir.

Koçullu Köyü Mezarlığı Osmanlı Mezar Taşları

Şerife Rukiye Hatun Mezar Taşı
1.Merhume ve Mağfure
2.Şerife Rukiye Hatun
3.Ruhuna Fatiha
4.Sene 1188 (Miladi 1774)

Nalbant İbrahim Beşe Mezar Taşı
- Eceli Kaza ile vefat
- İden merhum ve mağfur
- nailbend (Nalbant) İbrahim
- Beşe ruhuna fatiha
- sene 1213 (Miladi 1798)

Çoban Muhammed Oğlu Dümenci Mustafa Ağa Mezar taşı
1.Hüvel Baki
2.Ziyaretten murad bir duadır
3.Bugün bana ise yarın sanadır
4.Çoban Muhammed oğlu dümenci
5.Mustafa Ağa ruhuna fatiha
6.7 Rabiyyülevvel sene 1288 (Miladi 1871)

Hüseyin Oğlu Selaaddin Mezar Taşı
- Hüvel Baki
- Çün ecel geldi â’na olmaz emân
- Cürmümü afv eyle ya Rabbül mennân
- Mağfiret kıl olmasun halim yaman
- Mazhari nuru şefaat kıl her zaman
- Barut iştiali (Patlama, yanma) ile terki hayat
- İden Koçulluda merhum Bostancı
- Hüseyin oğlu Selaaddin ruhuna
- Fatiha sene 1337 (Miladi 1918)
- Şubat yevm-i Pazarertesi
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.